chatkapi.com

Türkiye'nin ilk Blog'u

Cuma, Eylül 30, 2005

100 dolarlık laptop

Eski haber ama atlamayalım. MIT media labs müdürü ve techguru negroponte'nin ön ayak olduğu bu projenin amacı, 100 USD değerinde bir laptop üretmek, ve ihtiyaç duyulan ülkelerde çocuklara dağıtmak. linux kurulu, 1GB diskli, wifi bağlantılı bu şirin şeyleri insanlar para vererek alamayacak, sadece kurumlar/devletler yüksek miktarlarda ısmarlayabilecekler. Seyir Defteri'nin haberine göre, Brezilya bir, Çin ise iki milyon adet alırız biz bunlardan demiş. Aletin fiyatı dışında en hoşuma giden özelliği, elektrik olmayan yerlerde çalıştırılabilmesi için kurularak şarj edilebilmesi. Kenarında kurma kulpu var...

Perşembe, Eylül 01, 2005

worlds colliding!

MIT Media Lab tarafından geliştirilen installation, ekran, kamera ve kalemdan oluşan bir sistem. insanlara sanal objeler yaratma ve bulundukları ortamların içine yerleştirme imkanı sunuyor. Bu objeleri sadece installation ekranından bakarak görebiliyorsunuz. demo videosu için tıklayın.

Perşembe, Ağustos 25, 2005

gece evlere içki ve sigara servisi (istanbul)

Cuma, Ağustos 19, 2005

Hunter S. Thompson'un cenaze/veda partisinin 2m$'lık faturasını johnny depp ödeyecekmiş.

Salı, Ağustos 16, 2005

Christopher Walken for president!


Süpercool aktör Christopher Walken, 2008'de Amerika başkanlığına adaylığını koyduğunu açıklamış . Olay Büyük ihtimalle sazan. Ama olsun düşünmesi bile zevkli. Kolla kendini Arnold.

Salı, Ağustos 02, 2005

ithaca saatleri, sadece Ithaca - New York'da geçen bir para cinsi. Saati 10 USD. 20 mil çapında bir alan içinde basit alışverişler için kullanılıyor. ilk bakışta çay fişinden farksız bir sistem gibi gözükse de farkı şu: Ithaca Saat'leri bir saatlik herhangi iş karşılığında ödeniyor. Saç kesmenin de, bebek bakıcılığı yapmanın da, şirket yönetmenin de saati bir ithaca saati. Dolar'lar gelip giderken Ithaca Saat'leri hep Ithaca'da kalıyor, asgari ücret otomatikman artmış oluyor, Ithaca Saati cinsinden kredi alırsanız faiz ödemiyorsunuz, dostluk kardeşlik içinde bir ticaret ortamı doğuyor, laylaylom.

Pazartesi, Temmuz 25, 2005

Make Magazine ki elektronik kendin pişir kendin ye dünyası hakkında yayın yapan yeni bir dergi, ilk sayısında 'uçurtmaya fotoğraf makinasını bağlayıp gökyüzünden nasıl fotoğraf çekersiniz' konusunu işlemişlerdi. Şimdi bunu yapmış bir beyin çektiği şahane fotoğrafları görebilmemize vesile olmuşlar.

Çarşamba, Temmuz 20, 2005

ateistler için yas.

İnsan vücudunda bol bol HCL bulunuyor. Sanatçı Jimmy Loizeau, bu asidi gerekli nesneler (bakır ve çinko) ile birleştirebilirsek, sevdiklerimizin vücudundan bir pili dolduracak kadar elektrik elde edebiliriz diyor. Elektrik = Yaşam bunu kabul edersek, ölümden sonra yaşam konsepti bir nevii ispatlanmış oluyor diyor. Tabii pil bitince bir kez daha ölmüş olacaklar, travma üstüne travma..


Pazartesi, Temmuz 18, 2005

harry potter and the half blood prince (VI). e-book ve audiobook olaraktan, surada...

Salı, Haziran 28, 2005

skype hacking

Bu haftaki pulpit, çok cin bir fikirden bahsediyor: web'e bağlı iki bilgisayarı konuşturan Skype'ı biliyorsunuz. IPDrum diye bir şirket, ağustos ayında bir kablo + yazılım kombosu çıkarıyormuş. Bu kablo, cep telefonunuzu bilgisayarınızdaki skype'ınıza bağlıyor. Böylece cep telefonunuzu skype için bir el cihazı gibi kullanabiliyorsunuz.

Şimdi bu komboya bir de iki belli telefon hattı arasında bedava konuşma imkanı sunan cep telefonu servislerini ekleyelim; mesela telsim.

Bir telefonunuz bilgisayarınıza IPDrum kablosu ile bağlı, diğer telefonunuz yanınızda, siz sokaktasınız. Evdeki telefonu arıyorsunuz ve IPDrum sizi Skype'a bağlıyor. Oradan bir kez daha telefon (ya da skypename) çevirebiliyorsunuz. sokaktan Skype'çılar ile bedava, Skype'çı olmayanlar ile de normalden çok daha ucuza (skypeout ile) konuşabiliyorsunuz. Ayrıca Skype'çıların hepsi size sokakatan bedava ulaşabiliyor...

Cumartesi, Haziran 25, 2005

koca bebekler..

Bu arkadaşlar bebek kılığında dolaşmayı, bebek taklidi yapmayı ve bebek bezi giyip altlarına etmeyi seviyorlar. Para ile tutulmuş birisi altlarını değiştiriyor. bu konuda uzman bakıcılar var. şimdi sizi onlardan birinin yumuşak kollarına bırakıyorum:
I will fill you up with bulk forming foods that will put a poop into your diapers in a few hours. I will change your diapers and bathe you with hot soapy water and peroxide and fresh smelling talc.
link: Google directory: Adult Baby

Pazar, Mayıs 15, 2005

memecodes: başımıza memeor yağacak.

Jan Philipp Lenssen, en sevdiğimiz tür adamlardan biri, bir yerde programcı olarak çalışıyor, minik bir google blog’u tutuyor, google API’sini kullanarak kendi über arama motorunu yazıyor, sosyal deneyler yapıyor, oyunlar programlıyor, elinden çizim yapmak bile geliyor. Bizim MaGna gibi zengin ruhlu birşey yani... Şimdilerde şöyle kerata bir deneye girişmiş: rastgele kelimelerden oluşan beşbin kadar doküman üretmiş, ve bunları görülebilir yerlere linklemiş. Dolayısıyla bu dokümanlar google ve diğer arama motorları tarafından keşfedilmişler. Şimdi içinde bu kelimelerin geçtiği bir arama yapıldığında ve aramayı yapan kişi linke tıkladığında sayfamız doğum yapıyor. Yani aranan kelimeleri de içeren yeni bir versiyonunu üretiyor. Bu yeni sayfa da linkleniyor ve dolayısıyla keşfediliyor. Bunlar olurken üzerine tıklanmamış sayfalardan biri de ölüveriyor. Jan Philipp, bir kaç yıl sonra bu sayfalarda bir takım metinlerin oluşma ihtimalini yüksek buluyor. Bunları aranma ile beslenen yaratıklar olarak düşünün. Az aranan ölüyor, çok aranan hayatta kalıyor ve yine çok aranma ihtimali yüksek çocuklar doğuruyor. Basit evrim teorisine göre, eninde sonunda neredeyse arama sonuçlarında en yüksek sıralara yerleşmek için tasarlanmış gibi gözüken sayfalar belirecekler. Bunlar, bizim “kadınlar yatakta ne ister” ya da “Seda Sayan’ın playmen pozları” gibi kıvıllıktan kurtulamayan sayfalarımızın çok gelişkin versiyonları olacaklar ve belki de bir kaç sene sonra google aramalarımızı kirletmeye başlayacaklar. Google sözkonusu sayfaları tutan siteyi indeksinden çıkaracak, ama bu cins sayfa üretme konsepti bir kere internete bulaştığı için, kurtulamayacak. Spammer’lar ve arama motorlarında sıra pazarlayanlar sitelerini üst sıralara çıkarmak için bu cins sayfaları kullanmaya başlayacaklar. Google başa çıkamayacak. Hiç birşey arayamaz hale geleceğiz. Ya da bir şey arar aramaz sonuçları 100. sayfadan itibaren ciddiye almaya başlayacağız. Google batacak. Bu sene içinde edinmeyi umduğumuz hisse senetleri de paçavraya dönüşecek. Bir süre sonra bu cins sayfaların “sentient being / bilinçli varlıklar” olduklarını, yaşamaya hakları olduğunu savunan insanlar belirecek. Bilinçli sayfaların imha edilmesi PETA tarafından protesto edilecek. Hatta belki de kendisini savunabilen sayfalar türeyecek. Atıyorum, sayfanın içinde Kuran/İncil/Tevrat’tan parçalar olacak ve birileri bunları silmek istemeyecek Jan Philipp’in ismini unutmayalım. Bu enteresan çocuk, yıllar sonra internet'in sonunu getiren adam ünvanının şanlı sahibi olabilir. Biz de kurtulmuş oluruz.

Pazar, Nisan 04, 2004

zaman yolcusu yakalandı

Adamın teki 800$ dolarını iki haftada 350 milyon dolar yapmış. Arka arkaya tam 126 kere en aşağıdan alıp, en yukarıdan satmış. Insider trading'den yakalamışlar. "Ben gelecekten geldim" demiş... Bunu demin bir arkadaşım anlattı, ve ben yaklaşık bir saati tanıdığım herkese "oley be zamanda yolculuk var, yaşasın" diyerek geçirdim.. çok heycanlandım çok... öyle böyle değil.. hemen gelip nete baktım.. Haberi buldum ve birden dank etti ki bir nisaaan. icad edenleri gönülden tebrik ediyorum.. bunu bir nisanda bile yerdim...

Cumartesi, Ağustos 30, 2003

Perşembe, Ağustos 21, 2003

ırk değil renk

bizim ırk dediğimiz şeye bioloji'de alt-tür deniyor. Bir hayvan türünün alt-tür çıkarması, bir grubun izole olup uzunca bir dönem kendi aralarında çiftleşmeleri ve bunu yaparken de ortama ayak uyduramayan varyasyonların yaşayamamaları sonucu olan birşey. bu izolasyon dönemi ne kadar uzun olursa, oluşan alt-tür'ün DNA'sı o kadar değişiyor. Bu değişikler bazen hayvanın görünüşünü de değiştiriyor, bazen değiştirmiyor. Fakat bazen, DNA o kadar değişiyor ki ortaya yeni bir tür çıkıyor. Yeni tür demek, bu türün bir üyesi eski türün bir üyesi ile çiftleştiğinde çocuk olmaması demek. alt-türler arası çiftleşilebiliyor, ama genelde birbirlerinden pek hoşlanmıyorlar. Bu DNA farklılaşmasının bir ölçüsü var. Wright's F Statistics ya da Fst. deniyor. iki grubun genetik farkı 0 ise grup tamamen aynı tür, 1 ise tamamen farklı tür demek. Şimdi kaç Fst'nin ayrı alt-tür demek olduğu konusunda farklı ekoller var. kimileri 0.25 - 0.30 diyor, kimileri de herhangi bir sayı vermekten kaçınıyor. Hatta birçoğu alt-tür de neymiş, yok öyle birşey, çiftleşebilen herşey aynı türdendir o kadar diyor. Herneyse. Alt-tür ayrımı için Fst bariyerini nereye koyarsanız koyun, insanların farklı ırkları dediğimiz şeylerin Fst'leri 0.15'in üzerine çıkamıyor. Üstelik bu sayı ırk diye nitelediğimiz bütün grupların birbirleri arasındaki farklılığı. Herhangi iki farklı grup incelendiğinde ise 0.08'in üzerine çıkılamamış. İnsanlarda bu alt-tür gelişimi hiç olmamış, çünkü birbirleri ile karşıma konusunda çok ustalar. Hiç bir popülasyon, diğerleri ile karışamayacak kadar izole olmamış. Farklı Irk farklı ırk diye düşündüğümüz şey, farklı deri renginden öte birşey değil. Deri rengi de popülasyonun yaşadığı bölgenin ne kadar UV ışımasına maruz kaldığından başka birşeye bağlı değil. Human Genome projesinden beri, insanlar arasında ten rengi ve göz çekikliği dışında, dış görünüşle ilgisi olmayan bilimsel / genetik kayda değer bir fark bulunamamış. Dolayısıyla mesela, amerikan sağlık bakanlığının, afrikalı amerikalıların genetik olarak kalp ve şeker hastalığına daha meyilli olduğunu söylemesi büyük bir balon. Olay genetikte değil, diyet ve yaşama şartlarında. Veya, Melanesyalılar ve Pigmeler dünyanın en koyu renkli insanları. Akrabalar diye düşünürsünüz, ama genetik analiz yapılınca ikisi de beyazlarla, birbirlerine olduğundan daha yakın akraba çıkıyorlar. Zencilerin spora / müziğe ne kadar yatkın olduğu konuşuluyor, oysa mesela genç ve fakir ve dahi olmayan bir zencinin getto kültüründen, çete hayatından kurtulmasının neredeyse tek yolu spor ya da müzik yapmak, dolayısıyla eşek gibi çalışıyorlar. Decaf kahve içenlerde daha az kanser görülüyor sonuçlu araştırmanın, sonucunu beslemesi gibi birşey bu. Böyle birşey duyan ve sağlığına dikkat etmeye çalışan biri kafeinli kahve içmiyor, ve büyük ihtimalle sağlığına dikkat eden biri olarak kanser de olmuyor. Böylece araştırma kendi sonucunu kendisi doğruluyor. Herneyse, sadece bir ırka bulaşan hastalık icad etmeye çalışanların kıçına kapak olsun.

Pazartesi, Temmuz 07, 2003

zvoon

"Star Wars Kid", internet ahalisini forwardlama deliliğine sürükleyen komik videolardan bir tanesinin yaratıcısı, ya da kurbanı. Bir sopa ile darth maul'culuk oynarken çektiği görüntüler, arkadaşları tarafından nette yayılmış. Video o kadar tutmuş ki 38 değişik versiyonu türemiş. kanadalı çocukcağız bu beklenmedik şöhret karşısında derin psikolojik yaralar almış ki, "hepiniz ayna karşısında utanç verici hallere giriyorsunuzdur, ben sonsuza kadar o halime hapsoldum" diyor. Ve videoyu dolabından çaldıklarını iddia ettiği 4 arkadaşına tazminat davası açıyor.

Cumartesi, Haziran 28, 2003

bilimoloji

akıl hastası, suç ve savaş olmayan bir toplum vaadeden scientology'i, bir Readers Digest yazısında açık seçik, "kelime başına bir peni alarak yazı yazmak çok saçma. Eğer insan bir milyon dolar kazanmak istiyorsa, kendi dinini kurmalı" lafını etmiş bir adam kurmuş. ismi L. Ron. Hubbard... Öyle bir adam ki, 50'lerde bir nükleer fizikçi ve bir doktorun ağzından "radyasyon hakkında herşey" isimli bir kitap yazmış. ve bir sürü bilimsel şeyi kıçından uydurmuş.

biz scientology'nin adını genelde ünlüler sayesinde duyduk. Tom Cruise olsun, John Travolta olsun, bir sürü ünlü isim, gazete ilanları ile scientology dininin mensubu olduklarını duyurdular.. Şimdi bir çoğu Deepak Chopra'ya terfii etmiş olsalar da, şurada kocaman ve şaşırtıcı bir "scientology ünlüleri" listesi bulabilirsiniz... (Jenny Elfman, Neil Gaiman, Chick Korea) Gerçi bazıları, şöyle bir takılıp hemen kaçmışlar (Leonard Cohen, William Burroughs, Jerry Seinfeld). pek azı (Stanley Clarke) kurtulduktan sonra, scientology aleyhine birşeyler demiş. Bazıları da anneleri babaları vasıtasıyla olayın içine doğmuşlar (Giovanni Ribisi, Juliette Lewis). Listede benim için en yıkıcı isim, Isaac Hayes. kendisi South Park'daki Chef'in sesi... South Park ki, dünyadaki delilikleri farkına vardırtma ve dalga geçme kalemiz idi...

Bu hubbard'ın yazdıkları iyi, güzel, efendi şeyler. herkes birbirine iyi davransın kardeşim. sorunları konuşa konuşa çözelim işte, şeklinde genel geçer aklıselim yöntemler; bu gün heryerde yok NLP'dir, yok sevgi çemberidir, yok prizmadır şeklinde karşımıza çıkan kişisel gelişim cart curt yöntemleri şeklinde özetlenebilir. Ve fakat ardında bıraktığı kilise, yani church of scientology, ki Co$ şeklinde kısaltıyorlar, felaket birşey.

Herşeyden önce, adamın yazdığı şeyleri binlerce minik parçalara ve kurslara bölmüşler, ve büyük paralara satıyorlar. Scientology alemin en pahalı dini. Bir çok üyesi evini arabasını filan satmak zorunda kalmış. bir de ortada sır gibi saklanan insanlığı kurtaracak bir teknoloji hikayesi var, ama sır gibi saklandığı için pek bişey bulamadım.

piramit cinsi bir hierarşisi var. insanların belli düzeyleri var. ona göre saygı görüyorlar.. yukarıda görüldüğü üzere artistlere özel ilgi gösteriyorlar. onlar scientology tanıtımı yapıyor, scientology'de onların film kariyerlerini destekliyor.. "Look who's talking"in iki başrol oyuncusu da yönetmeni de yukarıdaki listede var mesela.. ayrıca celebrity center isminde sırf ünlülere hizmet veren bir şatoları var.

bir sürü yalan, şantaj, tehtid, sahtekarlık, dolandırıcılık, insanları odalara hapsetme, çocuklara kötü davranma hikayeleri var. hatta bunların oda hapsi altındayken bir kadıncağız ölmüş. vesaire, vesaire. (bilmeden konuşuyorum) neredeyse 50 yıllık geçmişi olan bir hikaye bu. dolayısıyla nette milyonlarca scientology karşıtı ve taraftarı site var.

mesela:

karşıt sitelerden birinden, mesele hakkında eğlenceli ve resimli bir özet.

70'lerden kalma bir propoganda kitapçığından inanılmaz bir scientology fotoromanı. (bu blog'dan tek linke bakacaksanız buna bakın!)

bu aralar Asya'da çılgın gibi yayılmakta olan scientology'nin Taiwan'da resmi bir din olarak tanındığı haberi.

kült gruplara karşı halkı aydınlatmak üzere kurulmuş, "Cult Awareness Network" isimli bir kuruluşu scientology kilisesi satın almış!!!!

savaş'tan sonra bağdat hayvanat bahçesinin yeniden yapılandırılması için, 1 milyon dolar topluyorlarmış.

scientology kilisesi, google'ı scientology araması yapıldığında düşmanlarımızın yayınladığı telif hakları bizde olan metinler çıkıyor, diye şikayet etmiş. (hafiforg/hafiforg) Allahtan google kanmamış.. link vermek suç değil çünkü.(bu arada nyt, makalenin tümünü göstermek için $2.95 istiyor. yuh!)

adamın kötü kötü kitapları hep bestseller olmuş. top 10 listelerinde hep gözüksün diye, kilise üyelerine sahip oldukları kitapları bile her fırsatta yeniden almaları istenmiş. millenium'da böyle bir bölüm vardı. ama ben deepak chopra'ya geçiriyor sanmıştım..

böyle işte. kanmayalım.

Salı, Haziran 10, 2003

google aklaması

Bu eski bir mesele. Yazmaya ancak şimdi vakit bulabildim. Buyrun, canımız ciğerimiz google'ımızın artık dünyanın bir numaralı bilgi kaynağı olmasından kaynaklanan problemlerin ufak bir özeti: 17 Şubat'ta NY Times'ın ana sayfasında yer alan bir analizde, dünya kamu oyunda serpilmekte olan anti-savaş hareketleri, ikinci bir süpergücün doğuşu olarak nitelendirilmiş. Bu güçlü metafor çok tutmuş ve bir çok STK, savaş karşıtı grup ve kampanya yöneticisi hatta Kofi Annan, metinlerinde "dünya kamuoyu artık ikinci bir süper güçtür" temasını kullanmışlar. Sonra birden bire ortaya şu yazı çıkmış. İki A-list blogger'ın (çok okunan ünlü blogger'lara böyle diyorlar artık) Dave Winer ve Doc Searls'ın ilgisini çeken, pek yumuşak ve çiçekler böceklerle dolu bu yazı ve hakkında yapılan yorumlar, 42 gün içinde, google "second superpower" aramalarını tamamen kaplamış. Böylece google, pek demokratik olduğunu iddia ettiği PageRank'i ile yeni bir anlamı yeryüzünden tamamen silmiş gibi birşey olmuş.... PageRank bir sayfanın değerini ona verilmiş linklerle tanımlıyor. Tabii bu tanımlama sırasında o linkleri veren kaynakların değeri yüksekse, hesaplanmakta olan değer de yüksek çıkıyor. Yani mesela Dave Winer, ya da Jeffrey Zeldman hafif.org'a link verse, artık google'da hep en üst sıralarda çıkacağız.. Başka bir iki mesele: Hem PageRank'in durumu böyle, hem de elle oynamalar olduğuna dair deliller var. Mesela bu anlattığım hikayeyi işleyen, The Register makalesi, ki kendisi de gayet yüksek değerde bir kaynak, google aramalarından uçup gitmiş.. "register second superpower" diye bile arayınca birinci sırada çıkmıyor... (the register) Nisan ayından beri Google News'da artık şirketlerin ve lobi gruplarının basın duyuruları da haber muamelesi görüyor.. (the register) Saçma sapan teenager blog'larının arama sonuçlarını kirletmesi diye bir fenomen oluşmuş. Google Blogger'ı satın alması sonucu, "groups", "news" gibi tab'lerinin yanına "blogs" diye yeni bir tab ekleyecekmiş. Ancak normal arama sonuçlarından blog'ların ayıklanıp ayıklanmayacağı daha bilinmiyor. Ama umuluyor.. (the register), (slashdot), (wired)

Çarşamba, Nisan 02, 2003

pete arnet

Irak televizyonuna "Amerika, savaş planlarında yanıldı" dediği için NBC'den kovulan Peter Arnett, İngiliz Daily Mirror'da işe başlamış... Kendisi pulitzerli bir gazeteci ve ilk körfez savaşında CNN'in bir numaralı muhabiri idi. Bu demeç yüzünden yoksa savaş karşıtı mı, aman ne güzel dediydik, ama "pardon, dilim sürçtü" demiş. Bu arada olay mirror'un 1 nisan şakası da olabilir, (ben bu sene bişey yapmıyorum kıllanmayınız.), zira şurada "ben gerçekleri söylüyorum, özür falan da dileyecek değilim, gazetenize her zaman hayrandım ve şimdi onun için çalışacak olmaktan gurur duyuyorum" dediğini iddia ediyorlar... aynı haberin sonunda reuters'deki "ayıbetmişim, pardon" demeci de duruyor.. yarın anlarız..

Perşembe, Mart 20, 2003

Savaş! Ne işe yarar?

Independent Media Center'dan tercüme: Pentagon basın mensuplarını ölümle ve uydu linklerini bombalamakla tehtid eder, yeni ceset torbaları ısmarlar, ve Irak ile suç-öncesi savaşa hazırlanırken (dün yazılmış bu çünkü) dünya üzerinde bir çok aktivist de savaş karşıtı hareketlere hazırlanıyorlar. Bush yönetimindeki savaş mangasına katılan İngiltere, İspanya ve Avustralya gibi bir kaç ülkede de büyük gösteriler ve hareketler başladı. Bunların dışında nöbet tutma, boykot, suç duyuruları ve hukuki önlemler gibi başka savaş karşıtı hareketler de devam ediyor. Bu arada, tarihin kendini tekrar etmekte olduğu ve medyanın anket sonuçlarını çarpıttığı, Amerika'da, Bush rejiminin bir nevi sıkıyönetim ilan ettiği de doğru görülüyor. Washington, Chicago, New York, San Fransisco ve başka biryerde planlanan gösteriler devlet tarafından bastırılırsa, "Demokrasi Ülkesi"nde ödenecek bedel ne olacak?