Türkiye'nin ilk Blog'u

Cumartesi, Haziran 28, 2003

bilimoloji

akıl hastası, suç ve savaş olmayan bir toplum vaadeden scientology'i, bir Readers Digest yazısında açık seçik, "kelime başına bir peni alarak yazı yazmak çok saçma. Eğer insan bir milyon dolar kazanmak istiyorsa, kendi dinini kurmalı" lafını etmiş bir adam kurmuş. ismi L. Ron. Hubbard... Öyle bir adam ki, 50'lerde bir nükleer fizikçi ve bir doktorun ağzından "radyasyon hakkında herşey" isimli bir kitap yazmış. ve bir sürü bilimsel şeyi kıçından uydurmuş.

biz scientology'nin adını genelde ünlüler sayesinde duyduk. Tom Cruise olsun, John Travolta olsun, bir sürü ünlü isim, gazete ilanları ile scientology dininin mensubu olduklarını duyurdular.. Şimdi bir çoğu Deepak Chopra'ya terfii etmiş olsalar da, şurada kocaman ve şaşırtıcı bir "scientology ünlüleri" listesi bulabilirsiniz... (Jenny Elfman, Neil Gaiman, Chick Korea) Gerçi bazıları, şöyle bir takılıp hemen kaçmışlar (Leonard Cohen, William Burroughs, Jerry Seinfeld). pek azı (Stanley Clarke) kurtulduktan sonra, scientology aleyhine birşeyler demiş. Bazıları da anneleri babaları vasıtasıyla olayın içine doğmuşlar (Giovanni Ribisi, Juliette Lewis). Listede benim için en yıkıcı isim, Isaac Hayes. kendisi South Park'daki Chef'in sesi... South Park ki, dünyadaki delilikleri farkına vardırtma ve dalga geçme kalemiz idi...

Bu hubbard'ın yazdıkları iyi, güzel, efendi şeyler. herkes birbirine iyi davransın kardeşim. sorunları konuşa konuşa çözelim işte, şeklinde genel geçer aklıselim yöntemler; bu gün heryerde yok NLP'dir, yok sevgi çemberidir, yok prizmadır şeklinde karşımıza çıkan kişisel gelişim cart curt yöntemleri şeklinde özetlenebilir. Ve fakat ardında bıraktığı kilise, yani church of scientology, ki Co$ şeklinde kısaltıyorlar, felaket birşey.

Herşeyden önce, adamın yazdığı şeyleri binlerce minik parçalara ve kurslara bölmüşler, ve büyük paralara satıyorlar. Scientology alemin en pahalı dini. Bir çok üyesi evini arabasını filan satmak zorunda kalmış. bir de ortada sır gibi saklanan insanlığı kurtaracak bir teknoloji hikayesi var, ama sır gibi saklandığı için pek bişey bulamadım.

piramit cinsi bir hierarşisi var. insanların belli düzeyleri var. ona göre saygı görüyorlar.. yukarıda görüldüğü üzere artistlere özel ilgi gösteriyorlar. onlar scientology tanıtımı yapıyor, scientology'de onların film kariyerlerini destekliyor.. "Look who's talking"in iki başrol oyuncusu da yönetmeni de yukarıdaki listede var mesela.. ayrıca celebrity center isminde sırf ünlülere hizmet veren bir şatoları var.

bir sürü yalan, şantaj, tehtid, sahtekarlık, dolandırıcılık, insanları odalara hapsetme, çocuklara kötü davranma hikayeleri var. hatta bunların oda hapsi altındayken bir kadıncağız ölmüş. vesaire, vesaire. (bilmeden konuşuyorum) neredeyse 50 yıllık geçmişi olan bir hikaye bu. dolayısıyla nette milyonlarca scientology karşıtı ve taraftarı site var.

mesela:

karşıt sitelerden birinden, mesele hakkında eğlenceli ve resimli bir özet.

70'lerden kalma bir propoganda kitapçığından inanılmaz bir scientology fotoromanı. (bu blog'dan tek linke bakacaksanız buna bakın!)

bu aralar Asya'da çılgın gibi yayılmakta olan scientology'nin Taiwan'da resmi bir din olarak tanındığı haberi.

kült gruplara karşı halkı aydınlatmak üzere kurulmuş, "Cult Awareness Network" isimli bir kuruluşu scientology kilisesi satın almış!!!!

savaş'tan sonra bağdat hayvanat bahçesinin yeniden yapılandırılması için, 1 milyon dolar topluyorlarmış.

scientology kilisesi, google'ı scientology araması yapıldığında düşmanlarımızın yayınladığı telif hakları bizde olan metinler çıkıyor, diye şikayet etmiş. (hafiforg/hafiforg) Allahtan google kanmamış.. link vermek suç değil çünkü.(bu arada nyt, makalenin tümünü göstermek için $2.95 istiyor. yuh!)

adamın kötü kötü kitapları hep bestseller olmuş. top 10 listelerinde hep gözüksün diye, kilise üyelerine sahip oldukları kitapları bile her fırsatta yeniden almaları istenmiş. millenium'da böyle bir bölüm vardı. ama ben deepak chopra'ya geçiriyor sanmıştım..

böyle işte. kanmayalım.

Salı, Haziran 10, 2003

google aklaması

Bu eski bir mesele. Yazmaya ancak şimdi vakit bulabildim. Buyrun, canımız ciğerimiz google'ımızın artık dünyanın bir numaralı bilgi kaynağı olmasından kaynaklanan problemlerin ufak bir özeti: 17 Şubat'ta NY Times'ın ana sayfasında yer alan bir analizde, dünya kamu oyunda serpilmekte olan anti-savaş hareketleri, ikinci bir süpergücün doğuşu olarak nitelendirilmiş. Bu güçlü metafor çok tutmuş ve bir çok STK, savaş karşıtı grup ve kampanya yöneticisi hatta Kofi Annan, metinlerinde "dünya kamuoyu artık ikinci bir süper güçtür" temasını kullanmışlar. Sonra birden bire ortaya şu yazı çıkmış. İki A-list blogger'ın (çok okunan ünlü blogger'lara böyle diyorlar artık) Dave Winer ve Doc Searls'ın ilgisini çeken, pek yumuşak ve çiçekler böceklerle dolu bu yazı ve hakkında yapılan yorumlar, 42 gün içinde, google "second superpower" aramalarını tamamen kaplamış. Böylece google, pek demokratik olduğunu iddia ettiği PageRank'i ile yeni bir anlamı yeryüzünden tamamen silmiş gibi birşey olmuş.... PageRank bir sayfanın değerini ona verilmiş linklerle tanımlıyor. Tabii bu tanımlama sırasında o linkleri veren kaynakların değeri yüksekse, hesaplanmakta olan değer de yüksek çıkıyor. Yani mesela Dave Winer, ya da Jeffrey Zeldman hafif.org'a link verse, artık google'da hep en üst sıralarda çıkacağız.. Başka bir iki mesele: Hem PageRank'in durumu böyle, hem de elle oynamalar olduğuna dair deliller var. Mesela bu anlattığım hikayeyi işleyen, The Register makalesi, ki kendisi de gayet yüksek değerde bir kaynak, google aramalarından uçup gitmiş.. "register second superpower" diye bile arayınca birinci sırada çıkmıyor... (the register) Nisan ayından beri Google News'da artık şirketlerin ve lobi gruplarının basın duyuruları da haber muamelesi görüyor.. (the register) Saçma sapan teenager blog'larının arama sonuçlarını kirletmesi diye bir fenomen oluşmuş. Google Blogger'ı satın alması sonucu, "groups", "news" gibi tab'lerinin yanına "blogs" diye yeni bir tab ekleyecekmiş. Ancak normal arama sonuçlarından blog'ların ayıklanıp ayıklanmayacağı daha bilinmiyor. Ama umuluyor.. (the register), (slashdot), (wired)